Aralık 31, 2011

Nerede hayat varsa orada umut vardır; mutlu yıllar

 Yeni yıla yeni umutlarla girilir. Saat 00:00 olduğunda herkes aynı şeyleri dilemez, istekler hep farklıdır yöndedir. Kimi yeni yıldan ’başarı ve para’ dilerken, kimleri sadece ’mutluluk ’ diler. Yeni yıl, yeni başlangıçlar ve yeni umutlar demek değil midir zaten?
Bu gece, geçen koca bir yıl gözünüzün önünden bir film şeridi gibi akıp gidecek.2011 yılına ne çok şey sığdırdığınız aklınıza gelince şaşıracaksınız belki. Geçip giden yılı hatırlayınca ağız dolusu güleceksiniz ya da gözlerinizden iki damla yaş olup akacak hatıralar. Kırık bir tebessüm belirecek yüzünüzde, yaşadıklarınız, yaşayamadıklarınız aklınıza gelince öfkeleneceksiniz. İçtikçe içeceksiniz, eğlencenin dibine vuracaksınız, özleyeceksiniz, seveceksiniz, nefret edeceksiniz daha çok kızacaksınız. Yanınızda olmayanlar ya da olamayanlar gelecek aklınıza bir sızı hissedeceksiniz. Güvendikleriniz, değer verdiklerinizin yanınızda olmayışı sinirlendirecek sizi. Sonra yanınızda olanların mutluluğu saracak etrafınızı, yetinmeyi öğreneceksiniz bir kaç saniyede de olsa. Yaptığınız hatalara rağmen, değmeyen birileri için kırdığınız dostlarınız, onları dinlememenin pişmanlığı saracak belki içinizi. Gidenlerin ardından topladığınız hayal kırıklıkları acıtacak içinizi. Sonra geçecek ama bir telefon kadar uzağınızda bir çok dost biriktirmiş olmanın mutluluğu ferahlatacak sizi. Havai fişeklerin patlamaya başladığı an unutacaksınız her şeyi, gözlerinizi kapatacak, yeni yıldan sadece ‘mutluluk’ dilediğinizin farkına varamayacaksınız bile.
Vee 2012 yılında; 
Sev’ in ama sevilin’ de, sakın ağlamayın ama gerektiğinde ağlatmayı bilin, ağız dolusu gül’ün ve karşınızda ki kim olursa olsun güldürmeyi ihmal etmeyin, özlemeyin her zaman özlenen siz olun! Bu yıl sizin yılınız olsun, her şeyi unutun diyemeyeceğim ama her şeyi geride bırakarak girin yeni yıla. Şans, başarı, güç sizin ellerinizde olsun. Mutlu olun! Mutlu edin !

-Pembemania

Aralık 23, 2011

Ben Özlemedim ki Seni Kedi Özledi :

Bazen olmayacağını bildiğin halde olsun diye yalvarmıyor musun? Daha geçen gece 'lütfen her zaman sıktığım o çok sevdiği parfümümün kokusuyla karşılaşsın' diye yalvarırken buldum kendimi..Hani belki kokumu hatırlar da sarılmalarımız aklına gelir diye,hani belki kokumu hatırlar da kızdığımda boynumu öpüşleri aklına gelir diye.
Bazen en olmadık,en saçma romantik komedilerde kendini ağlarken bulmuyor musun?Aylardır dinlemediğin ama aylar öncesinde beraber dans ettiğiniz müziği radyoda duyunca radyoyu kapatıp günlerce de açmıyor musun?Bazen herkesin her lafına her hareketine alınacak kadar kırılgan ve herkesi kırabilcek kadar düşüncesiz olmuyor musun?Evet ben özlüyorum,sanırım çok.
                                                                                                                    -blueginus
                                                                                                  http://fizy.com/#s/1ajenf

Aralık 21, 2011

Gece


Gecenin buğusuna kapıldınız mı hiç?
Sizinde hiç sabah olmasını istemediğiniz, geceleriniz oldu mu ?
O karanlığın verdiği hüznünün içinde mutlu olabilmeyi denediniz mi ?
Göz yaşlarınızın geceyi beklediği oldu mu hiç ?
Benim oldu..Kim için,ne için olduğu çok önemli değil.O karanlığın içinde yalnızsındır.Kendini dinlersin boşluktasındır ve bu iğrenç bir duygudur.Etrafın bir çok kişiyle dolu olsa da yalnızlığı hep hissedersin içinde.Birine ihtiyaç duyarsın, güçlü birine,seni o boşluktan çekip çıkaracak birine..Ama gelmez çoğu zaman ve  gelmeyecektir de.Gelmeyeceğini bile bile beklersin; beklemeyi öğrenirsin, umutlanmamayı ve pişman olmayı..İnsan yaptığı hatalar sonucunda  kendinden  nefret edebilir , utanabilir.Zaman zaman benimde hissettiğim duygular bunlar.İnsanı insan yapan bunlardır aslında.İçindeki duygular, bazen içinin sızlaması,kalbinin acımasıdır.Hiç, kendinizden nefret etmenizi sağlayacak biri yada birileri oldu mu çevrenizde ? Benim oldu.. Olmamasını sağlayabilirdim,olmadı..Her şey benim elimdeydi oysa ama olmadı..Bazen gözlerin tüm doğrulara kapanıyor, kulakların duymuyor, ne görüyorsun ne de duyuyorsun.Şu hayatta ‘keşkeleri’ hiç sevmezdim oysa, şimdi her dakika tekrarlıyorum.Bu gece en uzun gece yaşanacakmış.Geceler hep uzun değil midir zaten ? Hiç bitmeyecek gibi gelir.Bazen her şey bi rüya olsun istersin, sabah gözlerini açtığında bitsin istediğin.Bazen ise gece hiç bitmesin istersin, sabah olmasın.Ama ikisi de mümkün değildir.Sabah gözlerini açtığın yeni güne başlamak zorundasındır.Peki ya siz ? Ara sırada olsa benim gibi hissediyormusunuz ?

-Pembemania

Aralık 16, 2011

6 Septik Bir Araya Gelince Samanlık Seyran Olur

Şimdi biz bayan septiklerden filli boyanın geçen hafta doğum günüsü vardı. Biz 5 septik konuştuk ettik falan diğer arkadaşlarımızı da çağırdık. Doğum gününü kutlayacağımız gün geldi çattı.Filli boyaya gittik o oturmuş tv izliyor 'kalk kız bugün senin doğum günün mayışma' dedim, sonra Neyse alel acele kalktık pembemania evi süpürüyor ben evi bilmeyen diğer arkadaşlarımızı almaya gidiyorum. Doğum günü kızı yani filli boya'da hazırlanmaya çalışıyor neyse ben 5 kişiyi topladım eve geldim ama makyajım yapılmamış saç desen ayrı bi alemde. Konukları yani bizimkileri salona oturttuk bekliyorlar . Biz 5 septik 1 odada hazırlanmaya çalışıyoruz. Pembemania 'göz kalemimi sürücem çekil şu aynanın önünden yeaaa', blueginus 'nerde benim eyeliner'ım' , filli boya 'ya ben doğum günü kızıyım ayakkabılarım nerde' diye ağlanıyor ben ise 'ya pudram nerde ama yaaaa', donmuşmantı 'hani benim rujum ' diyerek oda ağlanıyor bu kadar telaş içinde biz 5 septik süslenip konukların yanına geçip yeni gelin gibi süzülüyoruz. Sonra hadi pastayı üfleyip keselim dedim çünkü pastalar çok güzel gözüküyordu ekler ve kurabiyelerde öyle. Sonra ben tam pastaları hazırladım servis tabakları hazır mumları yakıcam oda ne geceyarısı yok aman yarebbim. Hemen pembemania onu aradı bizimki yataktan yeni uyanıyor 'koş kız gel pastayı kesicek filli boya' diyoruz tabi kız tak 15 dk yanımızda oluyor. Sonrası ise çok eğlenceliydi:İşte pastayı getirdik filli boya dilek tutuyor biz ise hep bir ağızdan 'iyi kiii doğdun filli boyaa' diyoruz. Pasta kesildi afiyetle yendi. Sıra kurtlarımızı dökmeye geldi. Ben hayatımda en çok o gün oynamışımdır yemin ederim. Ama nasıl oynamak 10 kişi bi anda hopluyor zıplıyor çığlık atıyor tabi bizim zeki filli boya komşuları 1 gün önceden uyarmış yarın doğum günüm var hazırlıklı olun diye. Sonra bizimkilerden biri 'malibu' getirmiş sütle karıştırıp karıştırıp veya sek lakır lakır götürdük. Baya da eğleniyoruz yanımızda erkekler falan var ama biz kızlar hiç çekinmeden öyle bi oynuyoruz ki allah yani.Neyse oynayıp gülüyoruz fotoğraf çekiliyoruz tabi her fotoğrafta ben de varım bi gün belki buraya da atarım, artık kızlar 'takoz bi defol yaaa' diyorlar o derece bıktırmışım onları. Neyse böyle harala gürele doğum günü bitti. Sabah başlamıştı zaten akşam 6'da da bitirdik abartmamalıydık. Herkes gitti biz 6 septik kalakaldık. Sonra bütün günü şöyle enine boyuna baya bi tartıştık bi daha doğum günü veya başka bi etkinlik yaparsak huzurumuzu kaçırıcak kişileri çağırmamaya karar verdik. Ve aynı anda '1 elin nesi var 6 elin sesi var' diyerek evi toparlamaya giriştik. Biri bulaşıkları yıkıyor biri evi süpürüyor biri ortalığı toparlıyor derken ev tertemiz oldu ama bizde bittik zaten dans ederken falan hepimizde gelin gibi topuklu ayakkabı vardı ayaklarımızı resmen hissetmiyorduk. Sonra hepimiz bi yere yığılıp kaldık ve acıktığımız aklımıza geldi ben hemen telefonu kaptığım gibi dürümcüyü arayıp lahmacun sipariş ettim. Tabi siparişi alan kro da ' tamam aplam siparişler 20 dakikaya orda' dedi biz bi sevindik. Lahmacunlarımız geldi hepimiz afiyetle yedik ve saat 7'ye gelirken kendimi eve zor atmıştım. Yani o günüde başarıyla atlatmıştık 'Bayan Septikler' olarak.
                                                                                                         -Takoz

Kara Cuma

Şans bu ya terslikler hep üst üste gelir zaten. Benim başıma gelen talihsiz serüven dizisi sabahın erken saatinden başlayıp akşama kadar peşimi bırakmadı. Başlangıçta basit gibi görünsede zaman ilerledikçe sıkmaya başladı .Olaylar şu şekilde başladı; bu hafta hep güneşliydi ben, blueginus, filliboya ve septiklerden bir arkadaşımız alışveriş yapmaya karar verdik ama o gün felaket bir şekilde yağmur yağıyordu ama bu bize engel olmadı tabi ben ve filliboya buluşup beraber gidicektik, blueginus ve diğer arkadaşımız da ayrı olarak geliceklerdi. Filliboya ile anlaştığımız bir saatte gitmeye karar verdik. Ben evde hazırlandım çıktım ve buluşma yerine doğru ilerledim ama filliboya o yağmurun altında beni saatlerce bekletti, neyse sonunda geldi ve çok beklemeden minibüse bindik. Minibüs şöförü bizim filliboya'nın komşusunun oğlu çıkmasın mı ? Son derece çirkin ve evde kalmış olmasının verdiği asabiyet yüzünden şöför yol boyunca bağırdı çağırdı sonra biz bundan daha kötüsü olmaz derken şöför hatalı olduğu halde tek yönlük bir yola girdi ama karşıdan da araba gelince iki arabada ilerliyemedi. Bizim asabi şöför minibüsün içinde karşıdaki şöföre küfür etmeye başladı tabi ki diğer şöförde altta kalmadı ve oda çıkışmaya başladı bizim şöför levyeyi kaptığı gibi adamı dövmeye gitti bunlar birbirine girdi. Filliboya ve ben minibüsün içinde "aa bu kadar da olmaz ki bizim dershaneye yetişmemiz lazım" diye bağırıp çağırıyoruz. Şöför kan revan içinde kaldı o kızgınlıkla bir iki tanede bana vursa haklıdır. Biz bunları yaparken arkamda oturan 9. sınıf öğrensici olduğunu tahmin ettiğim bir çocuk arkadaşlarına şunu anlatıyordu " Biliyon mu hacı bugün okulda neler oldu? Ben bıyıklarımı kesmiştim bizim merve geldi olum senin yüzüne nur inmiş dedi. Bende merve sen o sakallarını kessen sana da nur iner dedim hahaa" yani minibüsteki insanlar kendi kafalarına göre takılırken olay çokta büyümeden şöför geldi ve biz yola devam ettik. Beni yol tutar , kısa yol olsa bile dayanamam, ayy midem bulanmaya başlaşladı ben hemen filliboya'ya benim midem bulanıyo dedim , garibim nasıl korktu hemen poşet aramaya başladı ama o bana yetişemeden ben arabaya çoktan kusmuştum bile karşımdaki kadının siyah kabanına , yanımda oturan adamın deri çantasına kadar gitmişte bu sefer şöfer az önce yemiş olduğu dayağın kızgınlığı ile küfür ede ede filliboya ve beni minibüsten attı. Biz koştur kuştur alışveriş merkezine yetiştik bir kaç bir şey aldık , çok geveze bir çantacıya girdik hay girmez olaydık adam 10 saat konuştuda konustu el yapımı çantalarını bize 100 tl' ye satamayınca hemen çirkeflik yaptı ve bize "siz çantadan ne anlarsınız taktığınız çantalardan belli" dedi ve bizi dükkanından postaladı sonra geç bir saatte eve yeni cicilerimin verdiği sevinç ile anneme aldığım şeyleri gösterdim ama annem beklemediğim bir tepki vererek 'hımm anlıyorum' demez mi ? O ne ya ne anladın sen şimdi beğenmedin mi ? diye sordum, annem de eh işte demez mi? Cinnet geçirdim evde. Neyse ki talihsiz serüven günümü de atlattım eminim sonraki günler hep güzel olucak.
                         -Gece Yarısı

Aralık 04, 2011

BOOOOOZA

Bugün yıllar sonra Vefa Bozacısına gittik.Gerçekten uzun zamandır gitmemiştik.Herkes bilir vefa bozacısında boza içmek bi başkadır;yerdeki taşlarıyla,bardakları üç metre yukardan dolduran tombik amcayla,Atatürk'ün boza içtiği bardakla,sürekli kavrulan leblebisiyle hatta kapıda duran arabalara servis yaparken koşan garsonuyla...Ben küçüklüğümde babası 'hadi bakalım nereye gitmek istersiniz' diye sorduğunda 'bozacıyaaa' diye cevap veren çocuklardan biriydim.Bugün de aklımıza geldi kalktık gittik evet garson hala koşuyor,bardakları dolduran amca hala tombik ama farkettim de sanki orası da büyüsünü kaybetmiş,sıradanlaşmış her yer gibi...
                                                                                                                             -blueginus

Breaking Dawn

                      Çarpışan ışıklar ve ziller alacakaranlığın kraliçeleri
                                            
                                                      -Gece Yarısı

Aralık 02, 2011

Telefon Sapığı


Telefon sapıkları sizi sevmiyorum. Neden mi ? -Eee artık bokunu çıkardınız. Tamam ilk başlarda güzeldi , ben havalardaydım tabi gizli hayranlarım var diye. Ta ki telefon sapıklarından biri kendi numarasıyla arayana dek. Ben bi gün okuldayım böyle takılıyorum bi baktım telefonum çalıyor tanımadığım bir numara. Neyse derse giriyodum açmadım. Eve geldim tekrar arıyor içimden söylenmeye de devam ediyorum 'kim ki lan bu tanımıyom ben bunu yaaa' derken sonunda telefonu açtım. ' + alo? - ben murat + (koyuyimde tur at) siz kimsiniz ? - ben seninle tanışmak istiyorum + yooo gerek yok valla bak, iyakşamlar ' dedim ve telefonu şak kapattım. Ama bu arsız hala arıyor olmadı başka numaradan arıyor açıyorum aynı ses , aynı kro 'öğğğk' deyip kapatıyorum. Artık tak etti arkadaşlarımla bu sapığı gizli numaradan arayıp tehdit ettik 'milleti arayıp durma hele ki kızları arama pis kro' deyip kapattık. Yok olmadı bizim ki pes etmiyor. Neyse aradan biraz zaman geçti tekrar arıyor yanımda ablam var verdim telefonu ona. Bizim ki açtı telefonu(ablam) '+ evli ve çocuklu bir bayanı aradığınızın farkında mısınız ? ayıp ama. - şey apla gusra bakma ben bilmiyodum' demiş bizim kro. Tam kurtuldum diye sevinirken bu manyak beni tekrar aramaya başladı 'jıta hıstıkım' diye mesaj atmış kürtçe 'senden hoşlanıyorum' demekmiş. Dedim tamam bu hasta ruhlu krocan. Sonra 'sesini çok beğendim seninle tanışmak istiyorum' diye bir mesaj daha geldi bundan. Lan diyorum sesimde o kadar güzel değil ki bu mal nasıl etkilendi yada takoz salaklaşma işte 'sadece nefes alsın yeter teorisini attı bi köşeye sesin güzel benim ol' teorisini benimsemiş olan bir abazadan başka bişey olamaz bu dedim. Cevap vermiyorum tabi bu manyağa artık tak etti. En yakın zamanda gidip numarayı engelleticem çünkü olmuyor böyle. He bu yazıyı okuyupta beni gizli numaradan arayacak yakışıklı erkekler vazgeçtiyse 'sakın ola' vazgeçmeyin. Siz benim biriciklerimsiniz hele adonisleriniz varsa canımsınız.  
                                                                                                                                                       -takoz